Saturday, March 3, 2007

Sıcak ve gömleklerimiz :)

Sivrisinek kaçırıcılardan sonra çantamızdaki en önemli şeyler bir örnek gömleklerimizdi:)

Aslında aynı sivrisinek ilaçları gibi bunları alırken de gülmüştük çok. Aslında bunları boşuna götürüyoruz. Orada her yer bunlarla dolu olacak falan diye. Meğer Hint gömlekleri bir tek Türkiye’de satılıyormuş:)

Bu sözünü ettiklerim Beyoğlu’nda Aznavur pasajının altında, Tünel’e giderken sağdaki dükkanda ve Nepal’den getirdiklerini satan dükkanlarda satılan, çizgili, pembe, turuncu, mavi gibi canlı renkleri olan gömlekler. Şile bezine benziyor ama tam değil. Herhalde görmüşsünüzdür. Yazın bir sürü insan bunlardan giyiyor hem serin tuttuğu, hem de hafif olduğu için.

Biz de 40 derece sıcaklıkta giyilebilecek uzun kollu tek gömleğin bunlar olduğunu düşünüp gittik annemle üçer tane aldık. Bir yandan da gülüyoruz boşuna alıyoruz diye düşünüp. Alırken satıcıya da sormuştuk çünkü gömlekleri nereden getirdiklerini, kadın Hindistan’dan demişti. Yani biz orada satıldığını düşündüğümüz gömlekleri taa İstanbul’dan taşımış oluyorduk. Ama iyi ki de taşımışız. Aynı sivrisinek ilaçları gibi, bu gömlekler de hiçbir yerde yoktu. Bir tek Delhi’de Janpath üstündeki bir ara sokakta bulduk. Ama onlar da hem çok büyüktü, hem de kumaşları sanki bizimkiler kadar serin tutmuyordu.

Biz annemle her şeyimizi gitmeden önce toparladığımız için üçer gömlek, bir ince pantolon falan, Hindistan üniformalarımızı hazırlayıp çantalarımıza tıkmıştık. Babama da havanın sıcak olduğunu, sivrisineklerin hastalık yaydığını falan anlatıp ince, uzun kollu bir şey almasını söylemiştik ama o bir şey olmaz diye düşündü herhalde. Yanına bizim gibi üniforma almamıştı:) Delhi’ye gidip, otele yerleşir yerleşmez biz hemen çıkardık çizgili, ince gömleklerimizi, annemle bir örnek giydik. Sivrisinek kaçırıcıları da süründük, çıktık. Babam kısa kollu tshirt giydi, bir de üstüne sinekler saldırırsa diye uzun kollu ceket aldı. 40 derecede!:) olmadı tabii. İkinci gün çok sıcak geldi. Neyse o sırada Janpath’ta bizim gömleklere rastladık da o da aldı kendine hemen.

Bu arada biz bu gömleklerin birine 15, diğerlerine de 18 milyon vermiştik. Tanesine. Hindistan’dan aldığımız gömlekler, bize turist muamelesi yapıp kazık atmalarına rağmen 3 milyondu:) Yine en güzel kazığı İstanbul’da yemişiz yani:) Ama olsun, en azından rahat ettik. Janpath’ta gördüklerimizden sonra bir daha o gömleklere bütün yol boyunca hiç rastlamadık. Herhalde bu gömlekler ya Hindistan’dan gelmiyor, ya da onlar yapıp bize gönderiyor ama kendileri giymiyorlar. Biz orada bulamadık yani.

Ama gerçekten eğer Hindistan’a gidiyorsanız, ve bizim gibi sıcak bir zamanında gidiyorsanız, bu gömlekler çok işinize yarayabilir. Tshirtten daha hafif bir kere. Sonra incecik, insanın üstünde ağırlık yapmadığı için terletmiyor. Çok kolay kuruyor. Ve en önemlisi de uzun kollu, yani sinek geçirmiyor. E daha ne olsun zaten:) Biz 18 gün boyunca hep bu gömlekleri giydik. Onlar olmasa o sıcakta amaaan sinekler de ısırırsa ısırsın deyip kolsuz gömleklerle atabilirdik kendimizi sokaklara.

Çünkü Hindistan gerçekten sıcak:) Yaz ayları, aynı zamanda muson yağmurlarının olduğu dönem. Bu dönemlerde genellikle pek giden olmuyormuş haliyle. Eylül gibi musonlar bitiyor. Turist mevsimi de böylece başlamış oluyormuş. Ama turistlerin en çok gittiği dönem Aralık, Mart arası. Çünkü hava ancak bu aylarda biraz serinliyormuş. Biz Ekim’de gittik. Kalküta’da üç gün hep aynı saatte, iki saat çok şiddetli yağmur yağdı. Onun dışında yol boyunca hiçbir yerde yağmur yağmadı. Ama hava gerçekten sıcaktı:) 40 derece civarında işte:) Ama bu tarihte gitmeyi biz istemiştik. En dolu dönemde gitmeyelim de otellerde, trenlerde rahat yer bulalım diye. O yüzden kıyafetlerimizi falan da ona göre hazırladık gittik işte. Bir de hava nemli mi değildi neydi, hiç sıcaktan bunalmadık. Yoksa ben tam bir kış insanıyım mesela. En sevdiğim havalar yağışlı, soğuk, kapalı havalar. Güneş açınca hem bir baygınlık hem de bir huzursuzluk geliyor bana. Hiçbir şey ilgimi çekmiyor falan. Ama Hindistan’da hiç böyle olmadı. O sıcakta haldır huldur sokaklarda dolandık durduk. Herhalde kendimizi hazırlayıp gitmemizin etkisi de oldu. Yoksa sıcaktı yani. Hem kuzeyi, hem güneyi.

Aslında okuduklarımızdan kuzeyin serin, güneyin de sıcak olacağını okumuştuk. Aradaki mesafe çok olduğundan Hindistan’ın kuzeyiyle güneyi arasında çok sıcaklık farkı olurmuş. 10-15 derece fark olabilirmiş. Biz oradayken bir iki derece fark etti sadece. Ama şimdi bir siteden baktım mesela, Delhi 25, Mumbai 38 derece görünüyor. Demek bize öyle denk geldi. Ya da belki vücudumuz sıcağa alıştı, serindi sıcaktı, kuzeydi güneydi kurcalamadan oturdu aşağı:) Ama yani sonuçta kuzeyde de güneyde de 40 derece sıcakta hiç bunalmadan dolaşmayı başardık. Yaşasın:P

Neyse:) Bu sefer de biraz sıcaklığı ve Hindistan üniformalarımızı anlatmış oldum. Bundan sonra çantamızın üçüncü en önemli eşya grubu olan temizlik malzemelerini anlatacağım:) İyi günler:) İyi yolculuklar:)

No comments: