Merhaba:)Sahte otel şebekesi eylemlerini sürdürüyor:)Bugün de babamı kaçırıp kaybettiler ama neyse ki nefes kesen bir takibin sonunda kendisini bulduk ve geri aldık:)Drank drank drank, az sonra:)
Babam dün hasta olduğu için bütün gün yatıp dinlenmişti, iyileşsin de gezmeye devam edebilsin diye. 20 saat uykunun ardından bugün sabah saat 5’te uyanmış tabii:) Bakmış bizim daha uyanacağımız yok, dur ben bir çıkıp dolaşayım, etrafta ne var ne yok bakınıp geleyim deyip dışarı çıkmış. Tabii dün biz gezdik o gezemedi ya, arayı kapatacak:) Neyse işte, 5.30 civarında çıkmış, kapıyı da bir güzel üstümüze kilitlemiş gitmiş:) Biz sekiz buçukta uyandık, baktık şöyle bir babam yok, annem yılların verdiği bilgi birikimiyle hemen o dolaşmaya çıkmıştır herhalde dedi:) Neyse ki telefonlarımız vardı, açtık arayalım diye ve telefon açmamızla birlikte çalmaya başladı. Açtık, babam. Kaybolmuş. Daha doğrusu o kaybolmamış da bu otelciler onu kaybetmiş:)
Meğer bizim otelimiz de sahteymiş. Aslında adamın dün sözünü ettiği her otelin sahte çıkmasından uyanmalıydık da işte aklımıza gelmedi bu otelin de sahte olacağı. Biz Yogi Lodge’da kaldığımızı sanıyorduk. Çünkü rickshawcu da otelci de otelin adını Yogi Lodge diye söylemişti. E tabi babam da biraz dolaştıktan sonra binmiş bir rickshawa Yogi Lodge demiş, adam da götürmüş. Bir inmiş rickshawdan ki o Yogi Lodge bizim Yogi Lodge değil:) Babam telefon etti, adresi söyleyin diye, elimizdeki adres de Lonely Planet’ta yazan adres. Yani esas Yogi Lodge’un adresi. Neyse bir anda dün otelden aldığımız bir kartı bulduk, üstündeki adresi okuduk, babam da adresi esas Yogi Lodge’un sahibine söyledi de olay çözüldü. Meğer adam zaten bu oteli biliyormuş, hep müşterilerini çaldığı için çok şikayetçiymiş ama bir şey yapamıyormuş. İlk defa bir seyahatte telefonlarımızı yanımıza aldık ama gerçekten çok işe yaradı. Bugün telefonumuz olmasaydı ne yapabilirdik bilmiyoruz. Kapı da kilitli zaten, içeride kalmışız. Bir daha telefonsuz bir yere gitmeyiz:) Neyse sonunda adam motosikletle babamı bizim otele getirdi de olay iyice büyümeden çözüldü:)
Babam gelince, tekrar buluşmuş olmanın acıktırmasıyla kahvaltıya terasa çıktık:)Burada neredeyse bütün otellerin üstünde terasları ve restoranları var. Bazılarınınki Ganj manzaralı, bazılarınınki de bizimki gibi sadece yüksek işte:) Ama güzel bir şey. Herkes çıkıyor terasa, bir şeyler yiyor, tek başına gelenler birbirleriyle tanışıyor filan. Mesela bugün bir İsrailli kızla bir Norveçli kaynaştı gördük:) Önce iki Norveçli çocuğun arkadaşı da vardı, birlikte oturuyorlardı ama sonra bir anda işi çıktı:)Bunlar ikisi bıdıbıdı konuştu da konuştu:)
Bu arada sanırım otelimizde bizim gibi gerçek Yogi Lodge’da kaldığını sananlar da var. Çünkü Hint kıyafetlerini giymişler, her türlü otantik şeyi üstlerine takmışlar gelmişler, ama gel gör ki bu otel bunları karşılayacak kadar otantik değil:) Hatta yöneticisi sanırım Hindu bile değil, Müslüman. Öbür otel biraz daha hippi oteli gibiymiş Lonely Planet’ta yazdığına göre. Bunlar da herhalde oradaki tarifi okuyup gelmişler, ama işte bu otel Yogi Lodge değil, Ganga Yogi Lodge, burada her şey çok farklı:) Öz hakiki Yogi Lodge gibi çok komik. Otelin adının başına küçücük bir Ganga yazmışlar olmuş:) Kahvaltı yaparken bir ara düşündük diğer müşterilere söylesek mi burası sahte diye falan. Çünkü birkaçı gerçekten şaşırmış görünüyordu. İki tanesi mesela bir heves çantalarını odalarına götürdüler, en güzel Hint üniformalarını:) giydiler bir heves yukarı terasa çıktılar insanlarla falan tanışmak için. Ama yukarısı pek hareketli değil tabii:)Gerçi gerçek Yogi Lodge da nasıl bilmiyoruz ama daha bir hippidir herhalde:)Bir de mesela insan biriyle anlaşsa ne kötü olur. O Before Sunrise’da vardı ya mesela. Şu kadar yıl sonra şurada buluşalım demiş birileri diyelim. Ya da hadi o kadar büyütmeyeyim:)İki kişi anlaşmış diyelim ki, biri önden gidecek de diğeri de arkadan gelecek, otelde buluşacaklar. Otel de Yogi Lodge. Ya da Varanasi’deki sahtesi olan herhangi bir otel. Ondan sonra uğraş dur geldim de gelmedin de, bekledim de. İnsanların planları birbirine girer bir anda:)
Bu düşünceler içinde kahvaltımızı yaptık:) Biraz terasta dolandık, etrafta bir şey görüyor mu diye. Bu arada bir kadın gördük çatıda yatan. Acaba daha ucuz olsun diye burada mı uyuyor falan diye yanına gittik ki meğer yoga öğretmeniymiş, biz de öğrenmek ister miymişiz, güneşin altında çatıda yoga yaparken uyuyuvermişmiş:) Uyur tabii. İyi beyni pişmemiş. Gölgede bile 40 derece olan havada betona yatmış yumurta gibi, kenarlardan beyazı pişmeye başlamıştı bile valla:) Onunla biraz konuştuktan sonra çıktık otelden artık, biraz dolaşalım diye, evdeyken yaptığım plana göre Assi Ghat’a doğru cyclerickshawla gitmeye başladık. Daha önce hep autorickshawla gidiyorduk her yere. Alışmışız tabii yakınsa Rs20, uzaksa Rs50 veriyorduk. Düşündük ki bu bisikletli, daha ucuzdur, e uzak yere 20 diyelim dedik. Adam Assi Ghat’a Rs20’yi duyunca arkadaşına söyleyip söyleyip bütün yol güldü. Harischandra Ghat’tan, yani bizim otelin olduğu yerden Assi Ghat’a cyclerickshawla Rs20 çok fazlaymış, bunu da öğrenmiş olduk bu arada:)