Tuesday, January 23, 2007

Hindistan 12: 16 Ekim 2006-Varanasi

Bugünle ilgili fiyatlar, süreler, mesafeler, haritalar, diğer yararlı şeyler... için buraya tıklayabilirsiniz:)

For your kind attention please. Train number 2332… is now late and expected to arrive at 12.25am.

Akşam saat sekiz buçuktan beri bu anonsun çeşitli versiyonlarını dinliyoruz ve trenimiz hala gelmedi:(Aslında tren saat 21.20’deydi. Biz de sekiz gibi otelden çıktık, rickshawla istasyona geldik. Trenin hangi platformdan kalkacağını görevlilere sorduk. Önceden belli olmazmış, kalkışına 15 dakika kala anons yapılırmış falan. Tabii biliyorlar buraya tren falan gelmediğini:)Kalkışa 15 dakika kala baktık anons falan yapılmıyor, yine bir görevli bulup nereye gitmemiz gerektiğini sorduk ve sonunda trenin platform 4’ten kalkacağını öğrenebildik. Bizim tren genelde 4’ten kalkarmış:) Gittik dörde koştura koştura, trenimize binip uyuyacağız, sabah da Kalküta’da olacağız diye:)İşte o saatten beri de burada, platform 4’ün çevresindeki çeşitli oturma yerlerinde oturuyoruz, daha gelen giden yok. Doğru düzgün bir oturma yeri de yok bir şey değil. Yani var da bütün trenler rötar yaptığı için hepsi dolu tabii.

İlk başta bir banka dizilmiş oturuyorduk. Sonra istasyon restoranına gittik, çay kahve içer oyalanırız diye. O da biz gittikten 10 dakika sonra kapandı:)Bu arada bizim bank kapılmıştı tabii. Biz de arkadaki boş platforma geldik. Şimdi bir grup sarhoş adam, yerde uyuyan polis amca ve treni bizim gibi geciken birkaç yolcuyla birlikte arka platformda bekliyoruz:) Sürekli de anons yapıyorlar, bir gelişme oldu diye insan seviniyor. Neyse ben bugün yaptıklarımızı anlatayım, bu arada tren de gelir herhalde:)

Sabah beş buçukta kalkıp Harischandra Ghat’ın önüne Ganj kıyısına indik. Bu arada dün öğrendik ki Harischandra Ghat, ölülerin yakıldığı ghatlardan biriymiş. Hem odunla hem de elektrikli fırınlarda yakıyorlarmış ölüleri. Odunla, geleneksel şekilde yakmak daha pahalıymış, ama herkesin o kadar parası olmadığı için bir sürü insan da makinelerde yakılıyormuş. İlk geldiğimiz gün de, dün de, bu ghatın önünden geçerken yerde tahtalar arasında üstü kumaşlarla kaplı bir ceset görmüştük. Döndüğümüzde biri yanmış gitmişti, diğeri de hala yanıyordu. Bu yanma işlemi sırasında genellikle ölen kişinin yakınları da başında bekliyor, ve ceset tamamen yandıktan sonra külleri Ganj’a atılıyormuş. Ama bu elektrikli yakma işi çıktıktan sonra bazen bazı parçaların tam olarak yakılamadığı da olmaya başlamış. Bazen bir parça da küllerle birlikte suya atılabiliyormuş! Neyse ki bize rastlamadı:)Bir de eğer ölen kişi hamileyse, ya da işte şimdi tam hatırlamıyorum ama yılan falan sokmuşsa galiba, ayağına bir taş bağlayıp Ganj’ın ortasına öylece bırakıyorlarmış. Bu son yazdığımı National Geographic’te duymuştum, yani biz orada böyle bir şey görmedik. Ama koskoca kanal da uydurmamıştır herhalde:) Bütün bu ölüleri Ganj’a atma olayı da onların ruhlarını özgürleştirmek içinmiş. Ganj kutsal olduğu için ölüm ve yeniden doğma döngüsü içinde kısılıp kalmış insanların ruhları, külleri buraya atılırsa özgürleşebilirmiş. Bu yüzden de insanlar ya ölülerini burada yakıyor ya da yaktıktan sonra küllerini buraya getirip Ganj’a atıyormuş. Hatta bazı insanlar öldüklerinde burada yakılmak için ölmeyi beklemeye Varanasi’ye geliyormuş.

Bizim otelin çok yakınındaki Harischandra Ghat da bu yakma işleminin yapıldığı yerlerden biriymiş. Ama tabii bu ölme ve ölüyü yakma işlemi gayet normal karşılandığı için, orada ölü yakılıyor olması buranın aynı zamanda çocukların uçurtma uçurduğu, insanların yıkandığı, çamaşır yıkadığı, ibadet ettiği ya da işte ne istiyorsa onu yaptığı bir yer olmasını engellemiyor. Tabii turistik etkinlikler de tüm hızıyla sürüyor. Kayıkçılar hellohello diye size doğru koşuyor:)

Sabah biz de fazla yürümeden bir kayıkçıyla 3 kişi 2 saat toplam Rs100’e anlaştık ve sabah pujası turumuza çıktık. Dün kayığın içinde sadece oturmak için 100 vermiştik, şimdi 60 yaşında adam biz etrafa bakalım diye 1 saat kürek çekecek yine 100 istiyorlar. Ama o dünkü adam kayığın esas sahibiydi galiba. Bugünkü adam birisi için çalışıyordu. Zaten parayı da daha yola çıkmadan o adam aldı. Biz de bizi dolaştıran adama da inerken ayrıca para verdik bizi dolaştırdı diye.

Hatta dolaştırırken etraftaki binaları, insanları falan da anlattı. Gezinin bir kısmını aşağı koyuyorum, ama aslında daha uzun tabii. 1 saat dolaştık işte. Harischandra Ghat’tan Dasaswamedh’e, oradan da daha ileriye kadar gidip geri döndük. Bu arada da bir sürü ilginç şey gördük yine.


İnsanlar sabah kalkar kalkmaz Ganj kıyısına geldi ve dua etmeye, yıkanmaya, çamaşır yıkamaya, meditasyon yapmaya, insanlarla konuşmaya ve hatta yüzmeye başladılar. Özellikle bu yüzme kısmı gerçekten ilginçti. Beş dakika önce birinin külleri atılmış o suya, belki içinde ceset parçaları var. Hadi onu da bırak bir de fabrikalar yüzünden kirlilik oluyormuş suda. Nasıl girip de öyle rahat rahat yüzüyorlar. İnsan bir kere girer ondan sonra da gider ancak hastanede yatar diye düşünüyor, ama adamlar her gün gelip bu suya giriyorlar. Mesela bizim kayıkçı bizi gezdirdikten hemen sonra gitti yıkandı, duasını da etti çıktı. Bir de dua ederken o suyu içenler var. Gerçi bizim gördüklerimiz sadece ağzına doğru götürüyor gibiydi ama içenler de varmış Ganj’ın suyunu. Zaten yıkanmak için de Ganj’a geliyorlar. Burada yıkanınca günahlarından arındıklarına inanıyorlar. Bayağı sabunla falan arınıyorlardı bir güzel:) Bir yandan da konuşup eğleniyor bazıları. Bir grup vardı mesela, içlerinde bir kadın vardı, o kadar içten gülüyordu ki hah hah haaa diye:)

Bir de çamaşır yıkayanlar var tabii. Saat yedi gibi, yıkanan ve dua edenler biraz azalınca daha çok meditasyon yapan insanlar ve çamaşır yıkayanlar kaldı Ganj’da. Herhalde otellerin falan çamaşırlarıydı yıkadıkları. Bir güzel yıkadılar sabunlayıp, taşlara vurarak, sonra da kurusun diye etrafa yaydılar:) Zaten biz de diyorduk, bu bizim otelin çarşaflarında bir koku var yosun gibi ama nedir nedir:)Şimdi anlaşıldı:) Bir de meditasyon yapanlardan söz edip bu sabah pujasını geçeyim. Şimdi, tapınaklardan çıkan bazı turuncu ya da beyaz giysili keşişler bir taşın üstüne oturmuş, dönmüş Ganj’a meditasyon yapıyordu. Onlar yapacak tabii bunda bir şey yok da esas ilginç olan onların etrafındaki fotoğrafçılardı:) Hele bir adamın başındakiler çok komikti. Adamcağız orada bağdaş kurmuş oturmuş kendinden geçmiş, etrafında da 6 tane fotoğrafçı dönüp duruyor:)Ama neredeyse değecekler adama, o kadar yakından çekiyorlar. Tabii adam duymuyor ya bunları, fırsattan istifade vızır vızır dönüp duruyorlar:)Ben de onların fotoğrafını çektim kayıkla geçerken:) Biri görüp el salladı:)

Sabah Pujası kayık gezimiz de işte böyle geçti. Gerçekten çok güzeldi. Siz kayıkla kıyı boyunca gidiyorsunuz, karşınızda yıkananlar, dua edenler, herkes kendi aleminde. Önceleri fotoğraf çekerken biraz çekiniyor insan, rahatsız edecek diye. Ama sonra herkesin aynı durumda olduğunu ve insanların da pek aldırmadığını görünce rahatlıyor. Aslında çok garip tabii. Hayatlarına normal bir şekilde devam eden insanları görmek için kayığa biniliyor, hepsi başka bir şey yapan bu insanların önünde bir sağa bir sola gidiliyor. Onlar da sanki herkes gelmiş onlara bakmıyormuş gibi ne yapıyorlarsa devam ediyorlar. Biraz garip işte:)

Bu arada Varanasi’nin nehirden görüntüsü de çok güzel. Bir sürü güzel büyük bina yapılmış kıyı boyunca. Bizim kayıkçının söylediğine göre çoğu farklı yerlerin maharajalarınınmış. Ama eski, değişik binalar hepsi. Bir de hafif bir sis basıp, kayıklar, renkli insanlar görüntüye katılınca gerçekten çok güzel bir görüntü ortaya çıktı. Kayık turu Varanasi’nin en önemli turistik etkinliği ama öyle olmayı da hak ediyor yani:)

Neyse:)Ganj turumuzdan sonra biraz da kayıktan indiğimiz yerde dolandık. Bir adam etrafına birilerini toplamış büyü gibi bir şeyler yapıyordu. Bazı insanlar hemen yukarıdaki tapınağa giriyordu, bazıları yıkanmaya devam ediyordu, bazıları dua ediyordu. Kayıktan görülen manzara kadar kıyı da ilginçti yani. Bir de insanlar turistlere o kadar alışmış ki dönüp bakmıyorlar bile, sanki siz orada yokmuşsunuz gibi davranıyorlar. Siz de sanki görünmez olup bir belgeselin içine girmiş gibi hissediyorsunuz. En azından ben öyle hissettim bugün:)

Belgeselin içinde biraz daha dolandık, ama sabah beşte kalktığımız için belgesel yavaş yavaş rüyaya dönüşmeye başladı:) Biz de biraz uyumak için otele döndük.

Öğlene kadar uyuduk ve Varanasi’deki son saatlerimizde yapacak bir şeyler bulmaya dışarı çıktık. Babam bir rickshawcuya şehrin yeni kısmına gitmek istediğini söyledi, ama adamlara bir türlü derdimizi anlatamadık. Belki de burada bir yeni kısım yoktur:)Neyse sonunda adamlardan biri zamanınız varsa Sarnath’a gidin dedi. Daha saat birdi. Tren de dokuz buçukta olduğu için bir sürü zamanımız vardı. Tamam dedik, bindik rickshawa Sarnath’a gittik.

Sarnath, Varanasi’nin biraz dışında küçük bir yer. En önemli özelliği de Budizm’in doğduğu yer olarak kabul edilmesi. Buda ilk vaazını burada vermiş ve ardından da buraya bir çok Budist tapınağı yapılmış. Bugün artık Budistlerin hacı olmak için geldiği bir yer olmuş. Biz gezerken de Sri Lanka’dan gelmiş bir grup, hacı oluyordu. Ortadaki bir yeşilliğe halılar serildi. Onların üstüne oturup bir kişinin konuşmasını dinlediler. Biz o sırada rickshawcuyla bir saat bekleyecek diye anlaştığımız için çıkmak zorunda kaldık, ama onlar biz çıkarken devam ediyordu. Budist hacısı da olduk işte:)

Hacı oluşumuzun ardından bindik yine rickshawumuza, Varanasi’ye döndük. Babam otele biz de annemle Dasaswamedh’in arkasındaki hediyelik eşyalara bakmaya gittik, bir şeyler bulur da alırız diye. Çok fazla şey yoktu ama yine de Delhi, Jaipur ve Agra’dan iyiydi:) İnsan bir şeyler götürmek istiyor evine. Ama işte böyle küçük, ucuz ama gittiğin yeri hatırlatacak bir şeyler. Bunlar da illa tutturmuş mermerden boyunuz kadar heykel alın, biz evinize yollarız, yok ipek halı verelim, yok bilmem ne:) Şöyle ufak tefek bir şeyler bulamıyor insan. Yine burası daha iyiydi tabii. En azından tezgahlarda değişik bir şeyler bulup alabildik. Bir de bilezik hediye edildi bize:) Çok mutluyuz:)

Şimdi de istasyonda tren bekliyoruz işte. Üç Budist hacısı olarak şu başımıza gelene bak:)Neyse saat 12’ye yaklaşıyor, birazdan gelir artık tren herhalde. Biz de yerleşir uyuruz.

Yarın Kalküta’dayız. İyi uykular:)

Bugünle ilgili fiyatlar, süreler, mesafeler, haritalar, diğer yararlı şeyler... için buraya tıklayabilirsiniz:)